Puanım Bir Gelsin Bakalım
Bugün bir yerde kahve içerken, arka masadan kulağıma gelen ses aynen böyle diyordu: ”Puan gelsin, bakalım nereler tutuyor, artık yaparız bir tercih!!!” Bunu ifade eden cümleleri duymak beni öylesine irrite ediyor ki, içim acıyor. Biliyorum ki yazıyı okuyan 10 kişiden 9’u hatta belki 10’u son derece normal olan bu ifadeden niçin rahatsız olduğumu anlamıyor belki. Çünkü olması gerekenin bu olduğuna olan inanç o kadar yüksek ki, farklı açılardan bakmak pek mümkün görünmüyor sanki.
İçinde bulunduğumuz durum şu ki, bireyler kendileri hakkında çok fazla bir fikre sahip değiller. Kim oldukları, nelere ilgi duydukları, neleri gerçekleştirebilecekleri, hangi işi yaparlarsa verimli ve keyifli olabileceklerinin farkında değiller. Geleceğin şekillendirilmesinin söz konusu olduğu bir durumu sadece ve sadece “bir üniversite kazanmaya” indirgenerek basite alınması akla ziyan bir durum. Kaldı ki işin bu kısmı zaten çok kolay. O veya bu biçimde bir yüksek okula yerleşmek hiç de zor değil. Bu süreçte en büyük telaş “Açıkta kalmamak.” Aynı zamanda bu süreçte çevredeki herkesin adeta bir ÖSYM profesörü gibi davranarak dayanılmaz bir dış ses oluşturması ve aynı zamanda son derece bilinçsiz ve yanlış yönlendirmeler ile bireylerin yönelimlerini olumsuz etkilemeleri önlenememektedir. Bu kargaşa yıllardan beri süregelmekte ve bir sürü insan yaşamını mutsuz ve doyumsuzluk içinde oradan oraya savrulmak zorunda kalıyor.
Doğru tercih nedir?
Herkes olayın bir yerinden tutarak ve çekiştirerek gencin zihnini ve ruhunu büyük bir kaosa sürüklüyor. Bu noktada ihtiyaç olan şey doğru tercih yapmaktır. Bunda herkesin hemfikir olduğunu biliyorum. Ancak hemfikir olmadığımız konu “Doğru tercih” dediğimiz şeyin ne anlama geldiği. Doğru tercih yapmak “BİR TERCİH ROBOTUNA BİLGİLERİN GİRİLEREK, GENCİN ELİNE BİR LİSTE TUTUŞTURMAK” değildir. Bu konu çok ciddi ele alınmalıdır.
Öncelikle genç ile ve aile ile bir görüşme yapmak, çocuğu tanımaya çalışmak, hayallerini öğrenmek, hayalleri ile kendi kişisel yeterlilikleri arasındaki bağlantıyı doğru tespit etmek, sınav sonucu ve hayalleri arasında gösterdiği ve gösterebileceği performanslar hakkında saptamalar yapmak, ebeveynlerin tutumları değerlendirilmelidir. Tabii buna ailenin sosyal, ekonomik ve duygusal yapılarının değerlendirilmesini de eklemek gerekli. Bu süreçte bir uzman ile görüşmek ve dış faktörlere kulakları kapatmak en doğru davranış şeklidir.
Mutlu insanlar, işlerini severek yapmanın doyumunu yaşayanlardır. Çok fazla insan bu mutluluğu yakalayamıyor ne yazık ki. Oysa ki içinde bulunduğumuz zorlu toplumsal şartlara rağmen kendini mutlu edecek bir alanın içinde olmanın keyfi, bireyin yaşamın diğer alanlarında da daha doyumlu olmasına yardımcı olacaktır.
O halde en geçerli mesleği aramak olmamalı amaç. “BENİM İÇİN EN DOĞRU mesleği aramak” olmalı. Birey öne çıkan özellikleri ile uyumlu olan, yeterliliklerini ortaya koyabileceği bir meslek alanı arayışına girmelidir. Bu arayış içinde çeşitli parametrelerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. Baba istedi diye, anne üzülmesin diye, arkadaşlarına mahcup olmasın diye, konu komşu beklenti içinde diye yapılan tercihler genci mutlu bir yaşama sürüklemiyor ne yazık ki.
Bu konuda uzman yardımı almak genç için ve ailesi için atılacak en doğru adımdır. Bence hayat ıskalanamayacak kadar değerli, tabii gençlerimiz de…
Hepinize mutlu yarınlar diliyorum.